29 Kasım 2011 Salı

Benim sözüm krugerlere...

“Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.”

İşinde çok iyi olduğuna inanan ‘yetersiz kişi’, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymuyor. Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünüyor. İşin sonuçlarını kestiremeden hatta bilmediğinden, her işe ‘ben yaparım!’ diye balıklama atlıyor. İşin enteresan tarafı, bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ durumu mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturabiliyor. Ne hikmetse, 'Eksiler' bir şekilde kariyer açısından 'artıya' dönüşüyor. Sonuçta, bu ‘yetersiz ihtiraslılar’ bir de gözleri sanki çok karaymış gibi davranıp bulundukları mevkiide yükselebiliyorlar.

Gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar da çalışma hayatında 'fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmıyorlar, yüksek görevlere gelmek için kendileri talepte bulunmuyorlar, oturup kıymetlerinin bilinmesini bekliyorlar. Sonuçta da bunları beklerken kırılıp, kendilerini daha da geriye çekiyorlar, hatta işinde çok iyi olduğuna inanan ‘yetersiz kişi’ tarafından da 'ihtiras eksikliği' ile suçlandıkları olabiliyor.

Dunning-Kruger Sendromuymuş bunun adı. Hakikaten inanmamak elde değil. Her memlekette varmış bu sendrom. Her kurumda, her çalışma ortamında da... dunning misin, kruger misin?


Erdoğan Ergün
29.11.2011 - Lefkoşa